Yeni Nesil Teknolojiler ve Özel Eğitim Çalıştayı 2

Meslek Yüksekokulu Engelliler İçin Gölge Öğreticilik Programı ve Eğitimde Mükemmeliyet Araştırma ve Uygulama Merkezi, özel gereksinimi olan bireylerin hayata eşit katılımlarının önündeki engelleri konuşmaya, engellerin giderilmesine yönelik fikir ve önerilerini bir araya getirmeye ve yol haritası oluşturmaya devam ediyor.

Özel eğitim ve bilgisayar-yazılım alanında çalışan uzmanların konuşmacı olduğu “Yeni Nesil Teknolojiler ve Özel Eğitim Çalıştayı”nın 2’ncisi gerçekleştirildi. Özel eğitimde; teknoloji kullanımına ilişkin faydaların ve ön yargıların ne olduğu, teknolojinin öncelikli olarak hangi yaş grubu ve becerilerde çalışılması gerektiği, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik başta olmak üzere yeni nesil teknolojilerin özel eğitime nasıl entegre edilebileceği üzerine görüşler tartışıldı.

Özel eğitim ve teknoloji arasında köprü oluşturacak çalışmalara katkı sunmak amacıyla düzenlenen “Yeni Nesil Teknolojiler ve Özel Eğitim Çalıştayı 2” 21 Mart'ta Zoom platformunda gerçekleştirildi. Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Maşallah Özer ve Eğitimde Mükemmeliyet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Esra Akgül yönetiminde düzenlenen çalıştayda konuşmacılar; özel eğitimde teknoloji kullanımında bireyin öncelikli olarak sahip olması gereken becerilere, teknolojinin bireye özgü uyarlanması için kullanılan yöntemin esnek olması ve disiplinlerarası çalışmaların arttırılması gerektiğine dikkati çekti. Türkiye’de, özel eğitim okullarında ve destek eğitim odalarında teknolojik donanımın yetersiz olduğunu ve üretilmesi planlanan teknolojik çalışmaların mutlaka denenmesi gerektiğini belirten konuşmacılar, yeni nesil teknolojilerin özel eğitimde hangi engel grubu ve becerilerde kullanılabileceğini de değerlendirdi.

“Kendilik bilinci gelişmemişse kopya benlik oluşur”

Marmara Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Oktay Taymaz Sarı, teknolojinin insan hayatını kolaylaştırıcı yönünün olduğunu ifade ederek, özel gereksinimi olan küçük yaş grubundaki bireylerle çalışılırken duyu motor dönemle ilgili kazanımların göz önünde bulundurularak teknolojiden faydalanılması gerektiğini ve teknolojinin çocuğun var olan becerilerini durdurmayıp geliştirmesinin önemli olduğunu belirtti.

Oktay Taymaz Sarı, “Bireyin kendilik bilincinin gelişip gelişmediği önemli, kendilik bilinci gelişmediğinde kopya benlik oluşuyor. Günlük yaşamda kendilik bilincine hizmet edecek çalışmalarda adım adım teknoloji kullanımı da uyarlanabilir.” dedi.

“Üretilen çözümler ne kadar esnek olursa o kadar avantajlı olur”

Medeniyet Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ertan Görgü, eğitimde teknoloji kavramının tam olarak oluşmadığını, sağlıklı kullanım ve içerik eğitimlerine ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekti.

Tek bir yöntemin tüm engel grupları için uygun olmasının mümkün olmadığını dile getiren Görgü, kullanılan teknolojik yöntemlerin bireysel alanlara indirilmesi için esnek olması gerektiğinden bahsetti.

“Ailelerin teknoloji kullanımı konusunda desteğe ihtiyacı var”

Medipol Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hatice Şengül Erdem, üniversitelerin eğitim fakültelerinde laboratuvar ve teknolojik erişim gibi gerekli alt yapıların henüz oluşmadığına işaret ederek, öğretimsel uyarlama derslerinin içerisine teknolojik uyarlama konularının eklenebileceğini kaydetti.

Özel eğitim okullarında ve destek eğitim odalarında teknolojik donanımın yetersiz olduğunun altını çizen Erdem, aynı zamanda özel gereksinimli bireylerin ailelerinin teknoloji kullanımı konusunda daha çok desteğe ihtiyaç duyduklarını ve uzaktan eğitim sürecinde eğitim kaynaklarına ve içeriğe erişim, uzmanlara ulaşma noktasında problemler yaşadıklarını belirtti.

Galatasaray Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğr. Gör. Sultan Turhan, “Her özel gereksinimli bireyin engeline uygun çözüm yolu bulunmalı ve kaynaştırma ortamında teknoloji, birey için kol beyin haline getirilmelidir. Bunun için bir yazılım geliştirilirken alanda uzman hocaların olduğu disiplinler arası çalışmalar olmalı ve bu çalışmalar arttırılmalıdır.” diye konuştu.

“Denemekten vazgeçilmemeli”

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özcan Erkan Akgün, her bireyin yaşadığı problemin kendine özgü olduğunu ve bu yüzden genel bir teknolojik çözüm yolu üretmenin çok zor olduğuna değindi.

Akgün, hedef kitle belirlendikten sonra kazandırılmak istenen beceri, becerinin hangi yöntemle kazandırılacağı ve teknolojinin nasıl kullanılacağı gibi basamakların süreç içerisinde uzmanlarla birlikte planlanıp denenmesi ve etkisinin görülerek devam edilmesi gerektiğini ifade etti.

Son olarak yeni nesil teknolojilerin; duyusal girdi işlemleme, yoğun takıntı, denge, fobi gibi problemleri olan özel gereksinimli bireylerde kullanılabileceğine ve özellikle otizm, özel öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerde sanal gerçekliğin işe yarayabileceği konusunda tüm uzmanlar fikir birliğine vardı.